“İyi bir dilekçe iş bitirir”, “her
türlü dilekçe itinayla yazılır”...
Bugün bile bütün adliyelerin
çevresinde bu tür tabelalar
bulmak mümkün.
Eskiden, bilgisayarlar henüz
hayatımızın her alanını
kaplamadan önce, mahalle
mektebini veya ortaokul
derecesindeki rüştiyeyi
bitirmiş arzuhâlciler, belli
bir ücret karşılığında,
okuma yazma bilmeyenlerin
mektuplarını, dilekçelerini
yazarlardı.
Arapça kökenli bir kavram
olan “arż-ı hāl” , halini
anlatma anlamına geliyor.
Bu kavramdan türeyen
arzuhâl sözcüğü ise “dilekçe”
anlamında kullanılıyor.
Arzuhâlci, devlet dairelerinin
yakınında, köşe başlarında;
halkın mektup, dilekçe
yazmak gibi işlerini yapan
kişiydi. Arzuhâlciler
dilekçe yazmanın yanı
sıra, vatandaşın yerine
onların resmi dairelerdeki
(bayındırlık, tapu, evlenme
vs.) işlerini de takip ederlerdi.
Arzuhâlciler, güngörmüş,
mevzuat bilgisine sahip, resmi
iş ve işlemleri bilen, tecrübeli,
halk tarafından sevilen
kimselerdi.
Geçmişte arzuhâlcinin yegâne
sermayesi; küçük bir masa
ile birkaç divit veya kamış
kalem, bir miktar kağıt, zarf
ve kurutma tozundan ibaretti.
Okuryazarlık oranının
artması, bilgisayar ve internet
kullanımının yaygınlaşması
gibi nedenlerle günümüzde
arzuhâlcilerin işleri de
yok denecek kadar azaldı.
Arzuhâlcilik artık kaybolan
meslekler arasında. Bugün
eski divitler yerine daktilolar
kullanan arzuhâlcilere, Vergi
Daireleri, Hükümet Konakları
ve Adliye yakınlarında az da
olsa rastlamak mümkün.
1970 yılından 2000 yılına
kadar Çorum 1. Noterliğinde
noter kâtibi ve noter vekili
imza yetkilisi olarak çalışan,
öğrendiği 10 parmak klavye
ile 15 yıldır da Çorum’da
[
HiTiT HABER
|
Ocak - Temmuz 2017
]
167