Page 182 - Hitit Haber B

Basic HTML Version

[
HiTiT HABER
|Temmuz - Aralık 2016
]
180
buyurmak suretiyle insan aklının onu
kullanan kişi için olmazsa olmaz olduğunu
bildirmektedir. Verilen akıl nimetini dünya
ve ahiret işlerimiz hususunda en ileri
seviyede çalıştırarak kişisel ve toplumsal
alanda ondan yararlanmamız zorunlu
olduğu halde maalesef bazı insanlar aklı
iyi yönde kullanamıyor. Mesela aziz
yurdumuzun ve asil milletimizin yani Türk
toplumunun başındaki sıkıntıların en kötüsü
milletimizin huzurunu kaçıran yürekleri
yakan milli gelirimizin ve gücümüzün
boşa harcanmasına sebep olan gelişmemizi
engelleyen terör belası, insanların aklını
kötüye kullanmasının bir sonucudur. Kötü
yöndeki seçimler insanların sadece bireysel
hayatlarını etkilemiyor, tüm toplum hayatını
etkiliyor maalesef.
Evet, asrın belası terörizm binlerce
hayatı karartıyor.
Hem de çok büyük bir bela terör.
Bu yüce millet özellikle son senelerde
çok büyük maddi ve manevi zararlara
uğratılmıştır terör yüzünden. Masum
insanlarımız, polisimiz, askerimiz, emniyet
ve asayiş güçlerimiz, halkımız, hayatlarının
baharında çiçeği burnunda gençlerimiz
teröre kurban edilmiştir. Yüreklerimiz
yanmış, ana kucaklarına, baba ocaklarına
ateşler düşmüştür. Oysa ki bizim dinimiz
İslam, ölüm değil hayat dinidir. Yıkımı değil;
yapımı, imarı emretmektedir. İslam’da en
kutsal varlık insan ve insanın canıdır. Bütün
bir dünya bile bir cana bedel değildir.
Allah’ın ayetinde “Her kimse ki hiç kimseyi
öldürmemiş masum bir insanı öldürürse
bütün insanları öldürmüş gibidir. Bir kimse
ki bir canı ölümden kurtarmışsa bütün
insanları ölümden kurtarmıştır” İşte İslam
budur. Hain ve zalim katillerin ahiretteki
cezaları ebedi cehennemdir. Tevbe edenler
içinse Allah’ın affı her zaman vardır. Bu
tehlikenin önüne geçmek için çocuklarımıza
sahip olacağız, yıkıcı kurttan, kuştan uzak
tutacağız. Aklı kullanmayı öğreteceğiz.
Yılmayacağız. Güncel hayatımızda en
ufak bir yılgınlık göstermeyeceğiz.
Çalışmalarımız, yatırımlarımız, sosyal ve
ekonomik etkinliklerimize ara vermeden
daha aşkla ve şevkle devam edeceğiz.
Birbirimize etle kemik gibi olacağız. Ancak
bu şekilde üstesinden gelebiliriz bu belanın.
Bu konuda bir yazınızda “Zalim asla
felah bulmaz, zulüm asla payidar olmaz”
diyorsunuz.
Evet, bu konuda çok yazdım. Din
görevlisi olarak bizim bir görevimiz
de toplumda barış ve huzurun tesisi
için cemaatimizi ve halkımızı kötülük
ve tehlikelere karşı uyarmak, onları
aydınlatmaktır. Bundan dolayı vaazlarımızda
güncel olayları da işleriz biz. Terör
ülkemizin başındaki en büyük beladır
dedik. Terör zulmü bugün sadece bizim
ülkemizde değil, uluslararası boyuttadır.
Terörün sebebi bundan medet uman
zalimlerin işidir. Bu zulmün çaresi fert ve
toplum devlet ulus ve ulusların topyekûn
bir olması ile ancak ortadan kaldırılabilir
veya azaltılabilir. Bu noktada bize düşen
vazifeler, terörizmin kaynaklarını kurutmak,
sebeplerini yok etmektir. Bunun da birinci
göstergesi bu zulmün karşısında dimdik
ayakta durmak birlik ve beraberlik içinde
ulusal barışı sağlamaktır. Birbirimizin
kusurlarımızı görmeden, ulusal varlığımızı
korumaktır. Daima devletimizin yanında yer
almak, zalimin zulmüne karşı çıkmak ve onu
defetmektir. Zalim asla felah bulmayacak,
zulüm de asla payidar olmayacaktır.
Milli varlığımızı korumada birlik ve
beraberliğin önemi konusunda neler
söylemek istersiniz?
Millet olarak ayakta kalmanın, huzur
içinde varlığımızı devam ettirebilmenin
en önemli unsurlarından biri hiç şüphesiz
birlik ve bütünlüğümüzü korumaktır. Şunu
unutmayalım ki, kalbimizde iman, elimizde
Kur’an, aramızda kardeşlik, vatanımızda
birlik ve dirlik oldukça aşamayacağımız
hiçbir zorluk yoktur. Öyleyse Kur’an-ı
Kerim’de yüce Rabbimizin “Müminler
ancak kardeştir” ilahi kitabının ışığında el ele
verip ülkemizin kalkınması ve milletimizin
mutluluğu için çalışmalıyız. Düşmanların
aramıza sokmak istedikleri fitne ve fesad
karşısında son derece tedbirli ve uyanık
olmalıyız. İslam kardeşliğimizi her geçen gün
daha da kuvvetlendirerek birbirimizi şefkat
ve sevgi ile selamlamalıyız. Canlarını seve
seve feda ederek bize bu vatan topraklarını
emanet eden aziz şehitlerimiz de bizden
bunu bekliyor.
Mevlana’nın Mesnevi’sini beş kere
hatmetmiş bir kişi olarak yazılarınızda
toplumsal huzurun ve birliğin oluşmasında
sevgi faktörünü çok vurguluyorsunuz.
Evet, Mesnevi’yi beş kere okudum,
bir derya, beş kere daha okunsa tadına
doyulmaz. Kur'an ve hadislerden sonra
Mesnevi benim hayatımı şekillendiren
başlıca eser olmuştur. Hz. Mevlana’ya göre,
toplumdaki birlik ve beraberliğin devamı
için toplum fertlerinin yardımlaşma ve