Page 132 - Hitit Haber B

Basic HTML Version

[
HiTiT HABER
|Temmuz - Aralık 2016
]
130
Ancak bu yokluğa rağmen, toplumun
birbiriyle yardımlaşma, iyi geçinme gibi
hususlarda günümüze kıyasla çok daha
iyi seviyede olduğunu, sevinilecek bir
durum olduğunda herkesin sevindiği,
acılı günlerde ise insanların bir arada
kenetlendiğini dinleyicilere aktardı.
Bu yıllarda, insanların, çocuklarını
yazın bir işle ilgilenmek üzere, ayrıca
kötü alışkanlıklara başlamalarını
engellemek amacıyla başkalarının yanına
gönderdiklerini ve belli başlı işlerde
çalıştırdıklarını ifade etti ve kendisinin
de ayakkabı boyacılığı, simit satıcılığı
vb. işlerde bulunduğunu söyledi. Maddî
imkânı iyi olan insanların ise çocuklarını
sanat okullarında okuttuğunu aktaran
Tuluk, o dönemlerde ailelerin sanata
çok önem verdiklerini, hem kız hem
de erkek çocuklarının bu okullarda
eğitim aldığını belirtti, kendisinin de
bir sanat okulu geçmişi olduğundan
bahsetti. Konuşmasına sanat okulundaki
anılarını aktararak devam eden Tuluk,
sözlerini sanatla iç içe olmanın önemini
vurgulayarak tamamladı.
Panelin son konuşmacısı Eğitimci-
Yazar Abdulkadir Ozulu, sözlerine
soy isminin hikâyesini anlatarak
başladı ve ardından, Osmanlı'nın son
günlerinde ve Cumhuriyet'in kuruluş
yıllarındaki eğitim sisteminden, ayrıca
ilgili hususlardan bahsetti. Bu dönemde
mevcut 3316 ilkokul öğretmeninin
yarısının öğretmen okulundan mezun
olmadığını, sadece 13 öğretmen
okulunun bulunduğunu aktaran
Ozulu, o dönemlerde köylerde hiçbir
şekilde okul olmadığının altını çizdi. 6
Mayıs'ta toplanan Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde Hükümet Programının
okunuşunda maarif sistemiyle ilgili
bilgiler aktarıldığını, ilk maarif vekili,
diğer bir ifadeyle milli eğitim bakanı
olan Dr. Rıza Nur'un bu hususta eğitimi
millî ve dinî bir programa koymak,
yaşam savaşında çocukları başarılı
kılacak, kendine güvenen bireyler
olarak yetiştirecek, onlarda üretici
bir düşünce ve bilinç uyandıracak
hale getirmek gibi hedeflerle yeniden
yapılandırmak gerektiği görüşlerini
aktardı. Aradan geçen yıllardan sonra
40 bin köy okulunun kurulduğunu ve
bu okullar için en az 40 bin öğretmene
ihtiyaç duyulduğunu belirten Ozulu, bu
ihtiyaç üzerine iki ve üç yıllık öğretmen
okullarının açıldığına temas etti. Ozulu,
zor şartlara rağmen ülkede adeta bir
eğitim seferberliği başlatıldığını söyledi
ve konuşmasına öğretmenlik hayatına
dair anılarını aktararak devam etti.
Kastamonu ve Çorum'a dair hatıralarını
dinleyicilerle paylaşan Ozulu,
öğretmenliğin her şeyden önce bir
"sevgi mesleği" olduğunu; karşılıksız,
bir şey beklemeden öğretmenliği
sevmek gerektiğini, ayrıca öğretmenliğin
yine bir bilgi, sabır ve devam mesleği
olarak da adlandırılabileceğini
hatırlatarak sözlerini sonlandırdı.
Panelin bitiminde, konuşmacıların
sahneye davet edilen eski öğrencileri,
öğretmenleriyle ilgili anılarını anlattı.
Yaşanan duygu dolu anların ardından
panel, konuşmacılara katılım belgesi
takdimiyle sona erdi.